COVİD-19
'BİZE BİR ŞEY OLMAZ' MI?
İnsanlık, ilk kez bu denli yaygın, sınırsız, hızla gelişen ve öldürücü olabilen global bir epidemi ile tanıştı. Corona dizisinin Covid-19 adlı bağışıklık sistemini ve solunum yollarını hedefleyen bu virüsünün öncekilerin aksine, mutasyona uğrama özelliği ile en az birkaç yıl boyunca hayatımızı tehlikeye atacağı, toplum yaşamında; sağlık, siyasal, ekonomik ve daha bir dizi yıkıma sebep olacağı anlaşılıyor.
İnsanlığın böylesine hızla ve nisbetten gizli yayılan global bir virüs ile tanışması, elbette önlem alma konusunda da zaafiyet göstermesine yol açıyor. Turizmin, ticaretin, ulaşımın, kıtalar, ülkeler, şehirler, kasabalar, köyler arası seyahatlerin sıklaştığı, sıradanlaştığı bir ortamda Covid-19’un dünya turunun tamamlanması sadece 1 ay sürdü, şu anda virüsün yayılmadığı bir ülke, tehdit etmediği bir topluluk kalmadı.
Devletler, uluslar, toplumlar, ilgili organizasyonlar bu salgının sonuçlarını hafifletmek, sınırlamak, ortadan kaldırmak için olağanüstü güçleri ile uğraşıyor.
Avrupa gibi yüksek korumalı yaşam standartlarına sahip devlet ve toplumlar dahi bu epidemiye karşı aldıkları olağanüstü önlemlere, tüm imkanlarını, yedeklerini ve potansiyellerini seferber etmelerine rağmen, çaresizliklerini ifade ediyor.
Teşhis edilebilen (17 Mart itibarı ile) 10 bin dolayında enfekte vakanın olduğu Almanya’da önümüzdeki haftalarda bu sayının 10 milyona çıkması bekleniyor. Bu sayının hasta ve yaşlılardan oluşan yüzde 20’sinin yani 2 milyonunun kritik eşikte olduğu, bu oranın da yüzde onunun (200 bin) dahi yoğum bakım gerektiren oranda hastanelik olması durumunda sağlık sisteminin çökeceği, devletin ve kurumların İtalya örneğindeki gibi çaresizce ölümleri izleyeceği varsayılıyor.
Öte yandan bu tür virüslerin aşı veya ilaçlarının hastalığı ve yayılmasını engellemesi yıllarca sürebilir. Keza Covid-19’un mutasyona yani değişime uğraması da mücadele edilemesini daha da zorlaştıracaktır. Yani, artık günümüz dünyasında sınır tanımayan hastalıklar, virüsler, bakteriler günlük yaşamımızın bir parçası olacaktır ve hayatta kalmamız onlarla mücadele etmeyi öğrenmemizle paralel olarak mümkün olabilecektir.
Hiçbir virüs veya hastalık hiçbir toplumun veya devletin iç işi, özel sorunu olarak kalmayacak, görüldüğü gibi Çin’de ortaya çıkan bir virüs bir ay sonra vücudumuzda gezinme imkanına sahip olabilecektir.
TOPLUMUMUZUN HASSASİYETLERİ
Yakın gelecekte onbinlerce insanın ölmesi beklenen ve ciddi bir tedbirin alınmadığı İngiltere’de bügün 55 yaşındaki kronik hasta bir Kürd yurttaşın Covid-19 nedeni ile yaşamını yitirdiği bildirilmektedir.
Covid-19’a karşı Kürd toplumunun çok daha duyarlı olmasını gerektiren sebepler vardır.
-Kürd nüfusunun nisbetten genç oluşu, ailelerin çok çocuklu oluşu, gençlerin ve çocukların hijyen ve sosyal disiplin konusunda zapt edilemeyişi Covid-19’un hızla yayılmasına neden olabilecek faktörlerdendir.
-Kürdistan toplumunun özelliklerinden biri geniş ailelerden oluşmasıdır. Ülkemizdeki Alevi, Ezdi ve Süryaniler ailece toplu sürgün veya göçlere maruz kalmıştır ve halen pek çoğu diaspora yaşamlarında ‘geniş aile’ özelliklerini korumaktadır. Bireysel veya küçük aile yaşamının fazla etkilemediği bu topluluk, “sosyal mesafe” gerektiren bu aşamada daha fazla tehlikeye açıktır.
-Kürdistanlı topluluklar genel olarak yaşlıları ile bir arada yaşamaktadır. Bu virüsün tehdit ettiği ilk hedefler ise yaşlılardan oluşmaktadır.
-Yine, azınlık veya ‘gurbet/sürgün’ psikolojisi ülkeden uzakta yaşayan insan topluluklarının sosyal ilişkilerinin daha diri kalmasına neden olmakta, ‘mesafeleri’ dikkate almamaya yöneltmektedir.
-Kürd toplumunda politik reflekslerden dolayı kurallara uymama eğilimi yüksektir. Onlarca yıldır devlet zülümüne maruz kalmış devletsiz Kürdlerin pek çoğu, kurallarına uyma konusunda zorlanmaktadır.
-Kendi dillerinde; uyarı, hizmet ve uygulamalara ulaşamamaları da ayrıca Kürdleri tehdit altına sokmaktadır. Özellikle Avrupa’ya son yıllarda ulaşan Kürdlerin henüz yeterli dil öğrenme ve entegrasyon sürecini aşamamış ciddi bir nüfusu vardır.
-Hakim devletlerin Türkiye ve İran’daki uygulamaları da Kürdleri Covid-19’a karşı korumasız hale getiriyor. Bu rejimlerin insan hayatına önem vermeyişi, doğal felaketlerle mücadele konusundaki beceriksizlikleri, alt yapılarının güvensiz ve insan odaklı olmayışı buralardaki tehlikeleri de büyütüyor. Rojhilat Kürdistan’ından gelen haberler şimdiden binlerce enfekte olmuş hastanın, sayısız ölümün saklandığını bildiriyor. Halen bu iki parçadaki milyonluk kentlerimizde tanı merkezlerinin kurulmaması, tıbbi yardım ve özel uygulamaların yapılmaması tehlikeyi da daha da büyütmektedir.
-Ülkemizin Güney ve Batısındaki hükümetler gerekli tedbirleri almaya çalışmaktadır. Bu epidemiye karşı yeterli donanıma sahip olmamalarına rağmen bu iki parçada da olağanüstü yöntemlerin uygulandığı anlaşılmaktadır.
...
Toplumumuzu Covid-19’a karşı yeterli korumadan mahrum bırakan bu dezavantajları ortadan kaldırmak herkesten önce duyarlı insanlarımızın ve kurumlarımızın görevidir. Her bir birey, aile çevresinde bu hassasiyeti geliştirmekte yükümlüdür. Olağanüstü günlerden geçiyoruz ve olağanüstü kurallara uymaktan başka seçeneğimiz yoktur.
Virüsün ortaya çıkması ardından edindiğimiz deneyimler; Covid-19’a karşı en etkili mücadele yönteminin sosyal tedbirlere uymak ve kişisel disiplinle hareket etmek olduğunu ortaya çıkardı.
Bu tedbirler, uzmanların ve sorumlu makamların çağrılarına hassasiyetle uymayı ve “sosyal mesafe ile hijyen kurallarına” riayeti elzem kılmaktadır.
Lütfen; lakaytlık ile, ‘bize bir şey olmazcılık’ ile sevdiklerimizin, aile büyüklerimizin, kronik hastalarımızın hayatını tehlikeye atmayalım, onların boğularak acılı bir ölüm ile aramızdan ayrılamasına neden olmayalım.
Kurallara uymayarak, toplum sağlığını tehlikeye atanlara karşı ciddi ve uyarıcı olalım.
Bir süreliğine fiziksel olarak "mesafeli" kalsak da birbirimize yüreğimizle dokunabiliriz.

Faysal DAĞLI

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar